Showing posts with label box. Show all posts
Showing posts with label box. Show all posts

Sunday, July 14, 2013

Kağıttan Çiçekler: Origami ve Kağıt Telkâri


Efendim, origami bonsai'yi keşfedeli bir seneden uzun zaman oldu. İlk Origami Bonsai kitabından sonra Advanced Origami Bonsai cd'sini alalı da aylar oldu. Gezete kağıdından sapasağlam "ağaç" dalları yapmayı öğrendim. Gelin görün ki hâlâ şöyle hakkını vererek, yüzde yüz kağıttan bir origami bonsai yapamadım! Bakınız müthiş güzel bir origami bonsai'nin yaklaşık şöyle bir şey olması gerekiyor:

Origami bonsai sculpture Outcropping by Benjamin Coleman

Tekniği artık bilmeme, nasıl yapıldığını anlamama rağmen hâlâ Coleman'ın eserlerine bakarken tek hissettiğim şey inanamamazlık. Eh, böyle bir şeyi kendim yapabileceğime pek itimadım yok, belki de bundan denemiyorum bile!

Biraz acıklı ama benimkiler şimdilik şu durumdalar:


Dallarla uğraşmasam da epeyce yaprak katlıyorum ve çiçeklerle birlikte türlü işlerde kullanıyorum onları. Minik origami çiçekli ve yapraklı kutularımı zaten biliyorsunuzdur. Bu aralar iki kutucuk daha süsledim.

Gray origami gift box with blue origami flower ornament


Light Brown Jewelry Gift Box with Origami Lily and Leaves

Kutucukları Etsy'ye koydum, sonra da quilling'e döndüm. Pinterest'te pek hoş quilling çiçekler buldum, ilham aldım. Henüz tamamlamamış olsam da, quilling'den çok kağıt telkâri demek istediğim taç yapraklar çıktı ortaya.



Yakın zamanda yeni çiçekler, yeni kutular, hatta bir-iki "blog" yazısı ile karşısınızda olmak umuduyla efendim. 

Sunday, January 6, 2013

Altıgen Kutular



Uzunca bir süredir aklımdaydı çokgen kutular yapmak. İlk denemelerim sekizgen kutulardı; çok sevimli olsalar da kullandığım model çok zahmetliydi. Sonra tek bir kağıttan yapılan altıgen bir kutu modeli buldum. İlk denemeler iyi değildi; kağıdın iki ucunun birleştiği yer tam oturmuyordu, bitmiş kutulardaysa kapak tam denk gelmiyor, tuhaf bir yamukluk oluyordu.

Bu sorunları çözmeye çalışırken bir yandan da kutuların yükseklik ve genişliklerini nasıl ayarlarım diye denemeler yapıyordum. Biraz kağıt harcamış da olsam sonunda kutuların ve kapaklarının oranlarını, yükseklik ve genişliğini ayarlamak için ne büyüklükte kağıt kullanmak gerektiğini nasıl hesaplayacağımı sanırım çözdüm..

Ve nihayet beğeninize sunabileceğim iki kutucuk da böylece hazır oldular..





Thursday, December 20, 2012

First snow and the botanical quilling series


Yılın ilk karı.. Çatıların üzerinde deniz kuşları süzülüyor; onlar da mı şaşkın bu erken bastıran soğuğa?.. Hava berrak, tertemiz; parmaklarım sanki minik buz parçaları. Ani gelen kar tatlı mı tatlı, kahveli çikolatalı bir buluşmayı iptal ettirdi, ama kara kızgın kalmak ne mümkün! Bu güzelliği yakalamanın beyhude çabası içinde bahçeye indim, parmaklarıma minicik iğneler batarmış gibi canım yanana dek fotoğraf çektim.




The first snow of the year came suddenly and unexpectedly. Last night the sky was filled with clouds as pink as roses. We woke up to white roofs in the morning and it's been snowing ever since.

What does one do in weather like this? Why, I turn on the radio, have a hot cup of tea and read... or quill paper. Here's a sneak-peek to the preparation of my next boxes: the botanical quilling series. These pretties will embellish origami boxes in duos or trios.

Böyle havalarda ne yapılır? Radyo açılır, ya kitap okunur sıcacık bir çay eşliğinde, ya da kağıt kıvrılır elbet.. Yeni kutu serimin süslemeleri: quilling çiçekler serisi..






Bu ufaklıklar tek başlarına, ikili veya üçlü olarak origami kutuları süsleyecekler.. Yarın postaneye gitmem gerekiyor, ama hafta sonu birkaç kutu tamamlamış olmayı umuyorum.

Saturday, December 1, 2012

I am still / hâlâ quilling.

Merhaba,

Bir önceki yazımdaki kırmızı kutunun süslemesini yaparken, annem iki hazır parçayı yan yana koymuş ve pencere parmaklıklarına benzediğini söylemişti. Ferforje ve demir parmaklıklara oldum olası hayran olan ben, elbette bunun bir sonraki quilling denemem olacağına saniyesinde karar vermiştim.

Quilling faux metal - quilling ferforje pencere parmaklığı

While working on the quilling of the little red box in my last post, my mother had put together two ready quilling pieces and mentioned that it looked like window rails. In traditional Turkish architecture, window and balcony railings seem to have distinctive designs - they all may differ but seem to me to be distinctive still. In a mental image of a "traditional Turkish/Ottoman house", the faux metal railings are as much of a given as the jutting second-floor "cumba".


My sketch of an old house in Karaköy, Istanbul, near the Galata Tower.

Given my love for this little architectural element, I had decided in that second that it would be my next quilling project to make faux-metal 'railings'. Fortunately, just this summer I had had the chance to see and take pictures of old mansions of Zara in central Anatolia, so I am not short of inspiration at all.

Bu yaz Sivas'a gittiğimde Zara'nın harap, ama harap olduğu kadar güzel eski konaklarını görme şansım olmuştu. Yani quilling parmaklıklar için referans gerektiğinde gideceğim bir fotoğraf arşivim var.




Aslında parmaklıklar ve ev silüetleri, mimarî derken, bunlardan önce beyaz bir kutunun üzerini süslemek için laleler yapmıştım siyah kartonla. Çiçek motiflerinin quilling'le çok güzel olduğunu zaten keşfetmiştim, ama lalenin zerafeti başka, hele de siyah olunca..

Before deciding to work on "faux" faux-metal, I had begun preparing black quilling tulips to put on a small, white box. Quilling is fantastic for floral motifs, but the grace of the tulip is entirely something else.

On the other hand I am, of course, continuing to make my little origami gift boxes and expanding my Etsy shop inventory. 

As orders come, I make friends with the officials in the post office. They are amusingly curious about why I ship empty gift boxes overeas!

Elbette bir yandan kutular yapmaya ve Etsy'ye koymaya devam ediyorum. Kağıtla bu meşguliyet, hem de ne vakittir okulla, tezle uğraşmaktan yorulmuşken, öyle iyi geldi, öyle iyi geliyor ki... Şükrediyorum sadece. Ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum ve şükrediyorum.

LINK: This box on Etsy
LINK: This box on Etsy

Saturday, October 20, 2012

Kağıtlık Etsy'de! - On Etsy! - Origami Hediye Kutuları - Origami Gift Boxes

Merhaba!

Heyecanla yazıyorum bu yazıyı. Bugün nihayet Kağıtlık Etsy'de açıldı! Uzunca süren bir tereddüt, onunla birlikte bir hazırlık evresi derken, müthiş ürkek, bir yandan sevinçli bir şekilde bugün bismillah dedim ve o meşum Open Shop'a tıkladım. Şimdilik yalnızca yedi ürünüm var, malum origami kutularım. Fakat daha fazla beklememek gerek... İşte son kutularımdan biri:



Son yazımda 10marifet sergisinden bahsetmiştim. Aksi gibi ben o dönemde tezimle uğraştığımdan kutuları sergiye göndermek nasip olmadı. Artık inşallah bir dahaki sefere.. Bu arada başka kutular üzerinde çalışıyorum; ne kadar çok ürün, satılma şansı o kadar yüksek.

Etsy'de satış yapan, tecrübesi olanlarla iletişime geçmeyi çok isterim; eğer yorumlarınızı bırakırsanız çok sevinirim.

Yakında yeni kutular, umarım bir de yeni origami bonsai ile görüşmek üzere!

I'm writing this post in ecstasy; I have finally opened my shop on Etsy today! After a long and ardous process of indecision, doubt and preparation, I went ahead and clicked Open Shop. It feels wonderful, and fearsome, and strangely adventurous, considering the entire thing consists of sitting before my laptop! I have my origami gift boxes on sale, more to be stocked soon.

In the meantime I'm working on even more new boxes, as well as experimenting with Makigami, Coleman's method of rolling paper to make branches for origami bonsai assemblies. I have big, bright visions for my shop on Etsy; let's see if I will manage to make them come true.

Cheers!

Sunday, March 18, 2012

Bir Resim, Birkaç Kutu


Bu resmi bugün bitirebildiğim için mutluyum; daha doğrusu bunu da yarım bırakmadığım, tamamlayabildiğim için mutluyum. Farklı kalemleri farklı kağıtlar üzerinde bir arada kullanmayı öğretmeye çalışıyorum kendime; bu resim de farklı dokular çalışmak için birçok fırsat sundu bana. Örnek aldığım resim Eger şehrinin 1855 tarihli bir gravürü.

Geçenlerde biraz halsiz, biraz keyifsiz olduğum bir gün birkaç kutu da yaptım. İlk origami bonzaimden artakalan bazı yaprak ve çiçekleri üzerlerine yapıştırınca ortaya bu hoş kutucuklar çıktı.


İlgilenenler için; origami kutu yapımını gösteren bir çok videodan biri: "How to Make an Origami Gift Box" Temel biçim öğrenildikten sonra kutuları çeşitlendirmek kolay. Üstlerine onları daha hoş kılacak herhangi bir şey yapıştırılabileceği gibi, beyaz kağıt kullanıp kalemle süslenebilir, veya kağıtlar istenilen şekilde çizilip boyandıktan sonra da kutu yapılabilir. Tek gereken birkaç parça kare kesilmiş kağıt...


(Bir de biriken bu kadar kutucuğu ne yapacağımı bilsem! Bir süredir gözüm Etsy'de, ama birkaç kutu satmak için böyle bir şeye girmek pek akıl kârı gibi görünmedi bana. Ne yapsam ki?)

Monday, January 2, 2012

Istanbul boxes and New Origami project


I've been wanting to try it ever since the I've seen Benjamin John Coleman's Origami Bonsai on YouTube. I purchased the book, and have already started on my first project. I'm still learning the folds, but as with everything, the smaller flowers I fold, the sweeter they look. I need some twigs, and time to fold a lot of leaves, but hopefully, the result will be worth the time and effort.

In the meantime, my sister has offered me to use the pictures of old Istanbul engravings on an old wall calendar to make boxes. Here's the result.


The pictures not only made for really nice boxes, but also gave me an exciting idea about a collection. These days, it feels everything wraps itself around the theme of Istanbul, as though it's a powerful magnet that attracts my every thought, and every intention. 

It's slightly dizzying, slightly fearsome as I feel myself being pulled deeper and deeper into this city, spiriling in a brand new dimension, in a way I have never experienced before.

And yet, I do not complain.



Sunday, December 25, 2011

Yields of Sunday evening



After two full weeks of research, I needed to go back to folding papers to relax a bit. At first I made a simple star box out of necessity, and placed it by the mirror to hold the spare coins in. But after a few hours of wrestling with a hand-written letter which included words like 'Saint Augustus', 'Hypatia' and 'Madame Palmer', and two petitions to the Sublime Porte in rik'a, I needed some mindless music and something just as mindless to occupy my hands in order to shake off the headache.


I'm proud to declare that at this point, I no longer have paper cuts on my fingers. Quite an accomplishment!



For the flowers, I used the pre-cut blue paper I had in store, and loosely colored the corners in purple and dark blue to create some texture. My flowers are about three times bigger than the one the demonstrator makes in the video, and still it was a challenge to fold the leaves in. Still, I think they look pretty enough, if a bit rough.



For the box I used craft-paper simply because they're already cut in squares and I was too lazy to bother with measuring and cutting. The base box is standard; as for the ornament on top, I folded a jasmine(!) and glued it on top of the flat lid.


The real wrist ache doesn't come with the folding. It comes with holding the camera in weird angles while trying to get a nice picture. ;-)

Monday, November 21, 2011

Manuscripts and New Boxes


Osmanlıca öğrenmek müthiş bir merak olmadı hiç benim için. Ama insanın, daha önce kendine hiçbir şey ifade etmeyen şekilleri sökmeye, anlamaya, anlamlandırmaya başlaması kadar büyük bir haz var mı? "Atûfetlü efendim hazretleri"ne hitaben İtalya sefaretinden Afrika kıtasındaki bir küçük "ahali-i islamiyye"ye gönderilecek kitaplar hakkında arzuhal okumak, nihayet, dedirtiyor bana, nihayet havada uçuşan teoriler yerine tarihin kendisine, aslına temas ediyorum. Nihayet elimde tutuyorum kanıtı, "anlatılanlar"ın "gerçek" olduğunun kanıtını. Nihayet, diye hissediyorum, tarihçi oluyorum. Bir adım daha ileri. Bir adım daha derine. Daha gerçeğe.

Tarihçilik, garip bir dedektiflik oyunu. Bir merakın peşine düşüp, taştan taşa sekerek bir yol çizmek çölün ortasından. Benim yolumun seninkinden doğru olduğunu kim ispat edebilir? Hep birlikte seksek oynuyoruz.

Kahverengi kutuyu anneme doğum gününde aldığım bir çift küpeyi koymak için yaptım. Kitap almak için girdiğim kırtasiyede süsler gözüme çarptı, aldım. Kutularda garip bir "Christmas" hediyesi havası var ama, tevafuk oldu diyelim.

Fotokopi arzuhallerle işim bitince onlardan da kutu yaparım belki. Pandora'nın Kutusu. Anlamı parmaklarımın ucunda duran el yazmaları, tam da kara kutu gibi değiller mi zaten?


I've never had a keen interest in learning Ottoman Turkish; what I learned has been for the sake of my profession. But now that I'm on to reading manuscripts, this has become an exiting adventure of discovery. Just as it is in learning any new language; with every word, with every phrase learned, a little more light shines in the darkness of a world long gone. To read petitions to the Sublime Porte from the Italian embassy about book to be sent to a tiny Muslim community in Africa.. Finally it feels like I'm one step closer to reality. Finally, instead of grippling around ungrounded theories, I'm holding proof in my hand that what's being told is indeed real. One step deeper into the past. 


It's a bizarre detective game, what I'm trying to learn. Making up paths in the middle of a dessert, plunging after a curiosity. Who can say my way is more correct than anyone else's? We're playing hopscotch, skipping form one thing to the next. Whatever we can find.

The brown box was for putting in the earrings I bought for my mother's birthday. I found the decorations in a stationary-bookshop while buying books, and couldn't resist. That the boxes have a Christmas-y air to them is pure coincidence.

When I'm done with the photocopy manuscript, maybe I'll make a Pandora's Box with it. These manuscripts have their own secrets, to be kept to themselves until I open them up. Wouldn't that be fitting?

Tuesday, October 25, 2011


Sanırım origamiye hiç bulaşmamalıydım. Fakat kare şeklindeki bir kağıdı çoğu zaman simetrik olarak katlayarak ortaya böyle sevimli (ve çoğu zaman kullanışlı) şeyler çıkarmak, simetri takıntımı öyle bir tatmin ediyor ki, kolay kolay bırakabileceğimi sanmıyorum.

İlk gördüğümde gözüme çok zor görünmesine rağmen aslında bu çiçekleri yapmak gayet kolay. Her bir yaprak en fazla iki dakika alıyor, beş yaprak ayrı ayrı tamamladıktan sonra yapıştırıcıyla birbirine sabitleniyor.


Yıldız şeklindeki kırmızı çiçek ise diğerine nispeten epey daha zahmetli. Tek bir standart (kare) origami kağıdından yapılmasına rağmen çok defa kağıdı katlayıp açmak, bir beşgen şeklinde kesmek, sonra daha çok katlayıp açmak, ve en sonunda çiçek formunu verirken de ince çalışmak gerekiyor. Ayrıca, burada da görüldüğü üzere, kaliteli kağıtla çalışmıyorsanız yaprakların kenarları pek de olması gerektiği gibi kavisli ve düzgün olmuyor. Ama bence yine de sonuç zahmete değer.



Tabii ki origami merakımın asıl nedeni kutular. Kutu yapmak için origamiye bulaşmamın ilk sebebi de atmaya elimin varmadığı, fakat hiçbir şeye kullanılmayacak, çoğu da ta ilk okul zamanımdan kalma kitap kaplama kağıtlarını değerlendirmek istememdi. Bu kağıt parçaları, ilk origami denemelerim için kullanılarak kendilerini kurtardılar. Sonraysa ne olduğunu anlamadan kendimi bir sürü kutu yaparken buldum!


Küp biçimli kutular yalnızca kağıtları kurtarmıyorlar, çok kullanışlı olduklarını da en baştan kanıtladılar. Düz kapaklı ve yapımı nisbeten basit olan kutular ataş, iğne gibi ufak şeyleri koymak için ideal. Kapakları kulplu olanları yapmak biraz daha zahmetli; aynı modülden dört adet yapıp sonra iç içe geçirmek suretiyle birbirine kilitlemek gerekiyor ki, aslında parçaları düzgün şekilde birleştirmek işin en (aslında tek) zor yanı. Bu kutuları Ramazan bayramında çocuklara vermek için içlerini şeker doldurarak kullandım.

Fakat benim daha da kullanışlı bulduklarım, sekizgen kutular. Sekizgen bir kutu yapmak en az bir saat sürüyor. Taban ve kapak için sekizer olmak üzere toplam on altı parça kağıt, kapak üzerinde değişik rüzgar gülü motifleri için farklı şekilde katlanarak hepsi birbirine geçiriliyor.


Bu kutular el altında durmasını istemediğim her türlü ıvır zıvır için kullanışlı; çekmece içlerinde kırtasiye malzemelerini bir arada tutmak için; takı-aksesuar, anahtar, gözlük gibi ufak tefekler... Dağınıklığı ortadan kaldırmak için birebir.



Geçen hafta bir kitap-kırtasiye dükkanından çıkarken gözüme takılan renkli fon kağıtlarından, kutularda kullanabilir miyim diye düşünüp birkaç tane aldım. Kullanılan malzemenin kalitesi ortaya çıkan işte çok açık fark yaratıyor. Kalın fon kağıdından yapıldıklarından, bu kutular çok daha sağlam. Üzerlerindeki fiyonklarsa bir kürdanla kıvırdığım kağıt şeritleri.
İnşallah yakında iyi bir fotoğraf makinesi alınca fotoğraflar da daha net ve güzel olacak. Ama şimdilik kağıt katlamaya bir süre için ara verip, hâlâ öğrenci olduğumu hatırlamam gerek.