Osmanlıca öğrenmek müthiş bir merak olmadı hiç benim için. Ama insanın, daha önce kendine hiçbir şey ifade etmeyen şekilleri sökmeye, anlamaya, anlamlandırmaya başlaması kadar büyük bir haz var mı? "Atûfetlü efendim hazretleri"ne hitaben İtalya sefaretinden Afrika kıtasındaki bir küçük "ahali-i islamiyye"ye gönderilecek kitaplar hakkında arzuhal okumak, nihayet, dedirtiyor bana, nihayet havada uçuşan teoriler yerine tarihin kendisine, aslına temas ediyorum. Nihayet elimde tutuyorum kanıtı, "anlatılanlar"ın "gerçek" olduğunun kanıtını. Nihayet, diye hissediyorum, tarihçi oluyorum. Bir adım daha ileri. Bir adım daha derine. Daha gerçeğe.
Tarihçilik, garip bir dedektiflik oyunu. Bir merakın peşine düşüp, taştan taşa sekerek bir yol çizmek çölün ortasından. Benim yolumun seninkinden doğru olduğunu kim ispat edebilir? Hep birlikte seksek oynuyoruz.
Kahverengi kutuyu anneme doğum gününde aldığım bir çift küpeyi koymak için yaptım. Kitap almak için girdiğim kırtasiyede süsler gözüme çarptı, aldım. Kutularda garip bir "Christmas" hediyesi havası var ama, tevafuk oldu diyelim.
Fotokopi arzuhallerle işim bitince onlardan da kutu yaparım belki. Pandora'nın Kutusu. Anlamı parmaklarımın ucunda duran el yazmaları, tam da kara kutu gibi değiller mi zaten?
I've never had a keen interest in learning Ottoman Turkish; what I learned has been for the sake of my profession. But now that I'm on to reading manuscripts, this has become an exiting adventure of discovery. Just as it is in learning any new language; with every word, with every phrase learned, a little more light shines in the darkness of a world long gone. To read petitions to the Sublime Porte from the Italian embassy about book to be sent to a tiny Muslim community in Africa.. Finally it feels like I'm one step closer to reality. Finally, instead of grippling around ungrounded theories, I'm holding proof in my hand that what's being told is indeed real. One step deeper into the past.
It's a bizarre detective game, what I'm trying to learn. Making up paths in the middle of a dessert, plunging after a curiosity. Who can say my way is more correct than anyone else's? We're playing hopscotch, skipping form one thing to the next. Whatever we can find.
The brown box was for putting in the earrings I bought for my mother's birthday. I found the decorations in a stationary-bookshop while buying books, and couldn't resist. That the boxes have a Christmas-y air to them is pure coincidence.
When I'm done with the photocopy manuscript, maybe I'll make a Pandora's Box with it. These manuscripts have their own secrets, to be kept to themselves until I open them up. Wouldn't that be fitting?