Showing posts with label çiçek. Show all posts
Showing posts with label çiçek. Show all posts

Sunday, September 25, 2016

Sunday, May 10, 2015

Suluboya Maceraları II: Çelenkler ve Kuşlar



Suluboyaya iyice sardım.. Ama böyle olacağı belliydi zaten. Geçtiğimiz hafta, pek severek takip ettiğim inkstruck'ta bir suluboya çelenk tutorial'ı yayınlandı. Tamam, tam bana göre dedim, attım elimi fırçaya - ama tutun ki suluboyalarımın en sık kullandığım iki rengi, sarı ve beyaz tamamen bitmiş. Hoppala.. Ne yapacağım? Bekleyemem ki Kadıköy'e yolumun düşeceği günü ki gidip malzemelerimi tamamlayayım, hevesim kaçar. Ne yaptım; kötü bir şey. Gerektiği yerde sarı ve beyaz suluboya yerine akrilik kullandım.



Tamam şimdi ya bir kaşınız havaya kalktı ya da omuz silktiniz. Ne var yani? Ne var'ı şu ki ne suluboyayı ne de akriliği tanımamış biri olarak ikisini karıştırınca ortaya çıkan boya epey gıcık bir şeydi. Kıyamet kopmadı tabii, benim de resim yapma hevesim kursağımda kalmadı, ama yine de, benden tavsiye, karıştırmayın bunları.

Sebebi de şu: suluboya opak ve canlı, zengin bir renk elde edebiliyorsunuz. Akrilikse sert, kapatıcı ve renkler düpedüz donuk. Fırçaya aldığım karışım ne kadar sulu olursa olsun, içinde akrilik olduğundan suluboyanın akışkanlığında olmuyor, yani karışımı kağıdın üzerinde itip kakmam gerekti epey. Renklerin soluşu canımı sıktı sonra.


Yine de bunca şikayet etmeme rağmen, birkaç denemeden sonra boyanın kıvamına alıştım. O da bana alıştı herhalde..































Bu çelenk işi gerçekten hoşuma gitse de, sanırım aslında onlara bakmayı kendim yapmaktan daha çok seviyorum. Bilmiyorum, çelenk formunda açıklayamadığım, beni zorlayan bir şey var. Ya da belki o anlamadığım şeyi çözebilmek için daha da çok uğraşacağım bu işle.

Bu arada tüm bu yaprak çiçek böcekten sonra nihayet malzeme stoğumu yenileyebildim neyse ki.(Buraya kocaman bir parantez açıyorum. Ben genelde kullandığım malzemeleri özellikle sanat malzemeleri satan bir yerden alıyorum. Şu an kullandığım -sarısı ve beyazı biten- suluboya seti 12 tüp boyadan oluşan Daler Rowne. Fiyatı gayet makul, kullandığım kadarıyla kalitesinde de bir sorun yok. Bugün fırçaları, kalemleri aldıktan sonra mağazadaki çalışanlardan birine suluboya sordum. Onca çeşit boya içinde adam beni ufacık, kapağı kilitli bir dolabın önüne götürdü ve içinden bir kutu tüp boya seti çıkarıp gösterdi. Fiyat sordum. Öyle bir fiyat söyledi ki adam kalakaldım. Herhalde o kadar pahalı olduğu için kilitli dolapta tutuyorlar! "Suluboya fiyatları hep böyle mi?" diye sordum, evet, hep böyledir dedi ciddi ciddi. Başka yok mu peki? Yok. Bıraktım tabii, ama epey de bozuldum. Derken tesadüfen dükkanın bir köşesinde benim setin aynısı gördüm. Adamın gösterdiği setin fiyatının altıda biri fiyatı! Ama benim tam bir sete ihtiyacım olmadığından onu da bıraktım. Bunları "adını vermediğim ama Kadıköy deyince hangisi olduğunu muhtemelen anladığınız mağazaya gitmeyin" diye yazmadım, tabii- ama eğer Kağıtlık'ta çoğu zaman olduğu gibi kendi kendime yazmıyorsam ve bu yazıyı suluboyayla ilgilenen bir Allah'ın kulu okursa hani, böyle adamlara kanıp korkunç fiyatlar karşılığı profesyonel malzeme satın almaya kalkmasın, benden söylemesi. Uyduruk fırça hediyeli Faber Castell'in suyu mu çıktı? Çıkmamış, ben aldım, ondan biliyorum. Ama bu yazıyı henüz Faber Castell'i denemeden yazmıştım, bu hafta denedim - aşağıdaki kuşlar örnektir - ve bunun kesinlikle kötü olmasa da Daler Rowne kadar iyi olmadığını gördüm. Suluboya doğal olarak kuruduğu zaman birazcık soluyor zaten, ama tüp boyalarla yaptığım ağaç dallarında renkler gayet canlı kalmıştı. Demek ki, arada pek fazla fiyat farkı olmadığına göre bulursanız Rowne, Castell'e yeğdir. Hazır malzemelerden bahsetmişken- palet almaya da gerek yok fikrimce. Belki biraz fazla elim sıkıdır bilmiyorum, ama ben mutfak dolaplarının birinin dibinde eski bir buz kalıbı buldum, onu kullanıyorum. Maymun iştahımla her heves ettiğim şeye malzeme alacak olsam çoktan batmıştım. :)

Bu arada, uzun zamandır istediğim çizim kalemlerinden de aldım - suya dayanıklı mürekkepli olanlardan. Onları test etmek için de kuşçuklar çizdim. Pinterest yokken ne yapıyorduk biz sahi?







Blogu seyrek güncellesem de Instagram'a sık sık bir şeyler koyuyorum, yani yine teorik olarak bu yazıyı birileri okudu da sonunda geldiyse, Instagram'a da beklerim kendilerini. Sağlıcakla kalınız.

Sunday, August 31, 2014

The Quilling Collection: an update


Üç haftadır her gün bu seti tamamlamak niyetiyle bir şeyler çiziyorum, kağıt kvırıyorum, yapıp yapıp bozuyorum. Halbuki "tamamlamak" yok ki bu işte! Ucu açık bir uğraş bu, nihayeti belirsiz; bir anlamda sınırsız bir özgürlük, "gerek"ler, "lazım"lar sadece ben istersem var. Sonuçla değil, süreçle ilgili bu. Başka bir deyişle, eğleniyorum kendimce. Güzeli, zarifi, sevimliyi arıyorum- ortaya çıktığında beni mutlu eden şeyleri. Paylaştığımda sizin de gönlünüze hoş geliyorsa ne âlâ, daha ne isterim! Üç haftada ortaya çıkanlar da bu minval üzre beğeninize sunulur efendim.


Well, I haven't been completely idle these past three weeks. After no sales at all in June and July, August on Etsy has been delightfully busy. But I still made some additions to the quilling set.


Bu sete eklemek istediğim bir kaç quilling dizaynı daha var, ama aslında yaptıklarımı "çerçevelemeye" odaklandım daha çok. Şimdilik, en azından ikisi için içime sinen köşe motifleri yapmayı başardım.



I still have more to add to this collection before calling it complete, but I've been focusing more on framing these lovelies than making more of them. I'm quite happy with these corner motifs! I'm still trying to find the right motifs for the others, sharp corners simply don't work with most of them.



Ve de kendime hakim olamayarak, ilk fırsatta üzerinde çalışmaya devam edeceğim yeni setten de inşallah nazar-ı dikkatinizi celbedecek bir resimle bitireyim. Pek sevdiğim bir deyişle, sağlıcakla kalınız. ;)

And I will finish with a "teaser" for my next quilling set (though this is gone too astray to be called quilling anymore). Stay tuned for more!

Sunday, September 8, 2013

Works-in-Progess: Paper blossoms and quilling scrollwork



Bir sürü şeyle uğraşıyorum: çiçekler, kutular, quilling... Renkli bir karmaşa, ortaya ne çıkar bilinmez..
Bu arada nihayet beş veya daha fazla yapraklı çiçek yapma yöntemini de söktüm, pek mutluyum.




Thursday, December 20, 2012

First snow and the botanical quilling series


Yılın ilk karı.. Çatıların üzerinde deniz kuşları süzülüyor; onlar da mı şaşkın bu erken bastıran soğuğa?.. Hava berrak, tertemiz; parmaklarım sanki minik buz parçaları. Ani gelen kar tatlı mı tatlı, kahveli çikolatalı bir buluşmayı iptal ettirdi, ama kara kızgın kalmak ne mümkün! Bu güzelliği yakalamanın beyhude çabası içinde bahçeye indim, parmaklarıma minicik iğneler batarmış gibi canım yanana dek fotoğraf çektim.




The first snow of the year came suddenly and unexpectedly. Last night the sky was filled with clouds as pink as roses. We woke up to white roofs in the morning and it's been snowing ever since.

What does one do in weather like this? Why, I turn on the radio, have a hot cup of tea and read... or quill paper. Here's a sneak-peek to the preparation of my next boxes: the botanical quilling series. These pretties will embellish origami boxes in duos or trios.

Böyle havalarda ne yapılır? Radyo açılır, ya kitap okunur sıcacık bir çay eşliğinde, ya da kağıt kıvrılır elbet.. Yeni kutu serimin süslemeleri: quilling çiçekler serisi..






Bu ufaklıklar tek başlarına, ikili veya üçlü olarak origami kutuları süsleyecekler.. Yarın postaneye gitmem gerekiyor, ama hafta sonu birkaç kutu tamamlamış olmayı umuyorum.

Saturday, October 20, 2012

Kağıtlık Etsy'de! - On Etsy! - Origami Hediye Kutuları - Origami Gift Boxes

Merhaba!

Heyecanla yazıyorum bu yazıyı. Bugün nihayet Kağıtlık Etsy'de açıldı! Uzunca süren bir tereddüt, onunla birlikte bir hazırlık evresi derken, müthiş ürkek, bir yandan sevinçli bir şekilde bugün bismillah dedim ve o meşum Open Shop'a tıkladım. Şimdilik yalnızca yedi ürünüm var, malum origami kutularım. Fakat daha fazla beklememek gerek... İşte son kutularımdan biri:



Son yazımda 10marifet sergisinden bahsetmiştim. Aksi gibi ben o dönemde tezimle uğraştığımdan kutuları sergiye göndermek nasip olmadı. Artık inşallah bir dahaki sefere.. Bu arada başka kutular üzerinde çalışıyorum; ne kadar çok ürün, satılma şansı o kadar yüksek.

Etsy'de satış yapan, tecrübesi olanlarla iletişime geçmeyi çok isterim; eğer yorumlarınızı bırakırsanız çok sevinirim.

Yakında yeni kutular, umarım bir de yeni origami bonsai ile görüşmek üzere!

I'm writing this post in ecstasy; I have finally opened my shop on Etsy today! After a long and ardous process of indecision, doubt and preparation, I went ahead and clicked Open Shop. It feels wonderful, and fearsome, and strangely adventurous, considering the entire thing consists of sitting before my laptop! I have my origami gift boxes on sale, more to be stocked soon.

In the meantime I'm working on even more new boxes, as well as experimenting with Makigami, Coleman's method of rolling paper to make branches for origami bonsai assemblies. I have big, bright visions for my shop on Etsy; let's see if I will manage to make them come true.

Cheers!

Tuesday, July 10, 2012

Yaz gelir, origamiye devam!


Kağıtla uğraşmak hiç gitmediğim ana okulunu getiriyor aklıma. Çok fazla insan kağıtla ilgilenmeyi çocuklukla beraber geride bırakıyor, halbuki ben en çok kağıt kırpar, boyar, çizer, katlarken rahatlıyorum. Yoğun geçen ayların ardından elimde koca bir tez taslağı, önümde uçsuz bucaksız bir belirsizlik varken, insanın ne geçmişi (benim durumumda tarihi) ne de geleceği düşünecek hâlinin olmadığı bu sıcak günler, artık elleri çalıştırmak ve zihni dinlendirmek için en uygun zaman.. Ben de kutuları açtım, kırpılmış kağıtları, kullanılmayı bekleyen boyaları, yarım bırakılmış çalışmaları çıkardım tekrar.


İlk iş, daha önce ikisini tamamladığım kartpostal tablolarına devam etmek oldu. Bunları ince birer ahşap çerçeveyle çerçeveletip duvara asacağım. Asıl tabloların minyatür birer kopyası gibi..

Sonra sıra origamiye geldi. Son birkaç gündür çiçek ve yapraklar için epey kağıt kestim, boyadım ve katladım. Coleman'ın kitabını takip etmekle birlikte başka videolara da bakıyorum. Örneğin, "Blue Belladonna" (mavi nergis) adlı bu çiçeğin yapımını Joost Langeveld YouTube'da gösteriyor:

"Blue Belladona"
Langeveld'in kendi origami sitesi, joostlangeveldorigami.nl, detaylı ve geniş bir site, fakat karmaşık ve şemalar çok anlaşılır değil. Origamiyi videolardan öğrenmek, şema çözmeye çalışmaktan çok daha kolay, bu yüzden Langeveld'in youtube videoları, farklı çiçek yapımlarını öğrenmek için bence daha kullanışlı.

Bu arada ben renkler ve boyalarla uğraşıyorum. İlk bonzai denememde guaj boyanın dezavantajlarını keşfetmiştim: fazla katı bir boya olduğundan hem kağıtları katlamayı zorlaştırıyor, hem de kuruduğunda matlaşarak rengi bozuluyordu. Bu kez suluboya kullandım. Suluboyanın ilk zorluğu da fırça izleri oldu; boya neredeyse kağıda değdiği anda emildiğinden fırça izlerine engel olmak zor (origami bahanesiyle sonunda suluboya tekniklerini de öğreneceğim galiba..).


Bir problem de aynı tonu tekrar yakalamak. Bu gül kurusunu kırmızı, yeşil ve beyazı karıştırarak yaptım, fakat birkaç kareyi boyadıktan sonra bu karışım bitti ve aynı tonu tekrar bulamadım. Yine de bu kareler bonzai için yapraklara dönüştüğünde hafif ton farklılıklarının kötü değil, aksine güzel duracağını düşünüyorum.

Öte yandan, ilk kat boya büyük oranda kuruduktan sonra üzerine farklı tonda ve çok daha sulu bir tabaka boyama yapınca bunun kağıda çok güzel bir doku verdiğini fark ettim. Niyetim pürüzsüz boyama yapmaktı ama ortaya çıkan doku beklediğimden daha gerçekçi oldu.

Bu yaprakların yapımı için:  "How to Fold the Olive Leaf for Origami Bonsai"

Farklı renkler denedim; gül kurusundan turuncuya kadar. Bazıları güzel oldu, bazılarıysa komik. Hata yoktur, derdi ya hani Bob Ross, TRT'de keyifli keyifli resim yaparken, sadece küçük mutlu kazalar vardır...

Saturday, December 10, 2011

Tuesday, October 25, 2011


Sanırım origamiye hiç bulaşmamalıydım. Fakat kare şeklindeki bir kağıdı çoğu zaman simetrik olarak katlayarak ortaya böyle sevimli (ve çoğu zaman kullanışlı) şeyler çıkarmak, simetri takıntımı öyle bir tatmin ediyor ki, kolay kolay bırakabileceğimi sanmıyorum.

İlk gördüğümde gözüme çok zor görünmesine rağmen aslında bu çiçekleri yapmak gayet kolay. Her bir yaprak en fazla iki dakika alıyor, beş yaprak ayrı ayrı tamamladıktan sonra yapıştırıcıyla birbirine sabitleniyor.


Yıldız şeklindeki kırmızı çiçek ise diğerine nispeten epey daha zahmetli. Tek bir standart (kare) origami kağıdından yapılmasına rağmen çok defa kağıdı katlayıp açmak, bir beşgen şeklinde kesmek, sonra daha çok katlayıp açmak, ve en sonunda çiçek formunu verirken de ince çalışmak gerekiyor. Ayrıca, burada da görüldüğü üzere, kaliteli kağıtla çalışmıyorsanız yaprakların kenarları pek de olması gerektiği gibi kavisli ve düzgün olmuyor. Ama bence yine de sonuç zahmete değer.



Tabii ki origami merakımın asıl nedeni kutular. Kutu yapmak için origamiye bulaşmamın ilk sebebi de atmaya elimin varmadığı, fakat hiçbir şeye kullanılmayacak, çoğu da ta ilk okul zamanımdan kalma kitap kaplama kağıtlarını değerlendirmek istememdi. Bu kağıt parçaları, ilk origami denemelerim için kullanılarak kendilerini kurtardılar. Sonraysa ne olduğunu anlamadan kendimi bir sürü kutu yaparken buldum!


Küp biçimli kutular yalnızca kağıtları kurtarmıyorlar, çok kullanışlı olduklarını da en baştan kanıtladılar. Düz kapaklı ve yapımı nisbeten basit olan kutular ataş, iğne gibi ufak şeyleri koymak için ideal. Kapakları kulplu olanları yapmak biraz daha zahmetli; aynı modülden dört adet yapıp sonra iç içe geçirmek suretiyle birbirine kilitlemek gerekiyor ki, aslında parçaları düzgün şekilde birleştirmek işin en (aslında tek) zor yanı. Bu kutuları Ramazan bayramında çocuklara vermek için içlerini şeker doldurarak kullandım.

Fakat benim daha da kullanışlı bulduklarım, sekizgen kutular. Sekizgen bir kutu yapmak en az bir saat sürüyor. Taban ve kapak için sekizer olmak üzere toplam on altı parça kağıt, kapak üzerinde değişik rüzgar gülü motifleri için farklı şekilde katlanarak hepsi birbirine geçiriliyor.


Bu kutular el altında durmasını istemediğim her türlü ıvır zıvır için kullanışlı; çekmece içlerinde kırtasiye malzemelerini bir arada tutmak için; takı-aksesuar, anahtar, gözlük gibi ufak tefekler... Dağınıklığı ortadan kaldırmak için birebir.



Geçen hafta bir kitap-kırtasiye dükkanından çıkarken gözüme takılan renkli fon kağıtlarından, kutularda kullanabilir miyim diye düşünüp birkaç tane aldım. Kullanılan malzemenin kalitesi ortaya çıkan işte çok açık fark yaratıyor. Kalın fon kağıdından yapıldıklarından, bu kutular çok daha sağlam. Üzerlerindeki fiyonklarsa bir kürdanla kıvırdığım kağıt şeritleri.
İnşallah yakında iyi bir fotoğraf makinesi alınca fotoğraflar da daha net ve güzel olacak. Ama şimdilik kağıt katlamaya bir süre için ara verip, hâlâ öğrenci olduğumu hatırlamam gerek.