Showing posts with label suluboya. Show all posts
Showing posts with label suluboya. Show all posts
Sunday, September 25, 2016
Friday, November 20, 2015
Tuesday, August 11, 2015
Tuesday, August 4, 2015
Saturday, May 30, 2015
Çini Desenli Suluboya Kartpostallar
Önceki hafta The Postman's Knock'ta harika bir blog yazısına denk geldim: çini ve seramik desenleri çizip suluboyayla boyamak üzerine harika bir yazı. Bu, gördüğüm anda ne olduğunu anlamadan kendimi yaparken bulduğum projelerden biri oluverdi.
Eliniz biraz kalem tutuyorsa ve daha da önemlisi sabrınız varsa, bir haftasonu başlayıp bitirebileceğiniz, veya hafta içi akşamları stres atmak için yavaş yavaş çalışabileceğiniz o çok dinlendiren projelerden biri bu. Her ince iş gibi, bitince insan pek memnun oluyor (eh, eğer benim gibiyseniz, en azından bakıp bakıp hatalarınızdan başka bir şey göremez oluncaya kadar!)
Başlamadan önce çekilişten bahsedeyim - ben bunlarla uğraşamam, kazanmak için şansımı denemekle yetinirim dersiniz eğer hani -Bu yazıdaki üç kartı üç güzel insana göndermek için Perşembe günü bir çekiliş haberi vermiştim. Çekilişe katılmak için son gün Pazar akşamı, detaylar için lütfen Kağıtlık'ın Facebook veya Instagram sayfasına göz atın.
Şimdi, efendim,
Gerekli malzeme:
- İstediğiniz ebatta suluboya kağıdı
- Tercihen 0.5 uçlu kalem
- Mürekkepli çizim kalemi (suda dağılmayan olmalı!),
- Elbette suluboya
- İnce fırçalar (ben aşağıdaki kartlarda 0 ve 1 numara kullandım; daha iri çalışmak için de en fazla 4 numara yeterli)
- Gözden çıkarılmış bir havlu parçası, veya kağıt havlu
Teknik, tam tahmin edeceğiniz gibi: kullanacağınız kağıt/kartonu istediğiniz ebatta karelere böldükten sonra ister bulup beğendiğiniz, ister kendi tasarımınız bir deseni, tercihen yumuşak uçlu bir kalemle, çok bastırmadan çizmekle başlıyorsunuz. İlk kez deneyecekseniz, eliniz çok düzgün değilse, çıldırıp yarıda bırakma riskini de göze almak istemiyorsanız iri motiflerle başlayın.
Kareleri çizme aşaması beni orta okul coğrafya derslerine götürdü, hikmetine hâlâ erişemediğim bir sebepten harita çizdirirlerdi hani ödev mahiyetine. İleride böyle şeylerle uğraşırken faydası olsun diye düşünülmemiştir elbet ama tecrübe boşa gitmiyor demek hayatta.
Motif ve desen bulmak için Pinterest'in üstüne yok: örneğin Portekiz çinileri o koyu lacivert renkleriyle beni pek cezbetti, İspanyol desenlerininse renkleri capcanlı. Veya benim gibi klasikleri seviyorsanız, tarihi bir yapının görsellerini aratıp klasik motifleri bulabilirsiniz. (Benim gözüm İznik çinilerinde ama henüz cesaretimi toplayamıyorum!)
Son bir not: aman bununla nasıl uğraşılır? sorusu hâlâ zihninizin üst kısımlarından uçuşuyorsa hafiften, bu işin büyük ölçüde tekrardan ibaret olduğunu hatırlatmak isterim. İlk karoyu bitirin, ikincisi daha rahat, üçüncüsü ve gerisi çok daha rahat gelecek. Genel simetriyi bir kez kavradıktan sonra gerisi kolay.
Ben motife tam girmeden önce karelerimin çizgilerinin hafifçe içinden mürekkeple çizerek tek tek karoları belirttim. Bu önemli çünkü aradaki boşlukları göstermezseniz herhangi bir yüzey (mesela kumaş) gibi görünecektir. Bunları cetvel kullanmadan çizmek daha iyi, aksi takdirde gerçekçi olmaktan ziyade Photoshop'tan çıkmış gibi görünüyor - ki o kadar uğraşacak olduktan sonra bunu kimse istemez.
Tüm motifi bitirdikten sonra ince ince, dikkatle mürekkeple üstünden gidiyoruz, ve mürekkebin kuru olduğundan emin olduktan sonra alttaki kurşunkalem izlerini siliyoruz.
Fırçayı kağıda dokundurmadan önce suluboyayla ilgili çok önemli birkaç şey var.
İlk önce mutlaka başka bir kağıtta -tercihen aynı dokuda- kullanacağınız renklere karar verin. İnce ve bir oturuşta bitmeyecek bir iş olduğundan, çok ara tonlara girmeyin derim çünkü ilk karışım bitince aynısını tekrar tutturamazsanız canınız sıkılır.

İkinci çok önemli nokta, fırçaya aldığınız boyanın sululuk oranı. Desenlerde ince çalışacağınız ve renginizin yoğun olmasını istediğinizden boya kesinlikle sulu olmamalı - yanınızda bir bez veya kağıt havlu parçası olsun, fırçayı suda temizledikten sonra mutlaka fazlasını emdirin. Ben fırçaya her yeni boya aldığımda müsvedde kağıda ufacık sürüp rengi ve yoğunluğunu kontrol ediyorum.
Gerisi sabır ve dikkatten ibaret. Arada durup söyle bir geri çekilip ortaya ne çıktığına bakmak pek keyifli oluyor.
Ben ince ve minik çalışma eğilimli olduğumdan elimdeki kartonları kart şeklinde katlayıp hazırladım. Daha iri çalşmalar, TPK'daki gibi çerçevelenip asılabilir. Bunları yazarken aklıma iki şey daha geldi: gerçek birer karo boyutunda dört ayrı motif hazırlanıp, ayrı ayrı çerçevelenip grup halinde asılırsa harika olabilir. Veya müthiş bir defter cildi - kapağın üzerine yapıştırılıp üzerinden asetat veya benzer bir koruyucu kaplama ile gitmek yeterli olacaktır.
Sunday, May 10, 2015
Suluboya Maceraları II: Çelenkler ve Kuşlar

Suluboyaya iyice sardım.. Ama böyle olacağı belliydi zaten. Geçtiğimiz hafta, pek severek takip ettiğim inkstruck'ta bir suluboya çelenk tutorial'ı yayınlandı. Tamam, tam bana göre dedim, attım elimi fırçaya - ama tutun ki suluboyalarımın en sık kullandığım iki rengi, sarı ve beyaz tamamen bitmiş. Hoppala.. Ne yapacağım? Bekleyemem ki Kadıköy'e yolumun düşeceği günü ki gidip malzemelerimi tamamlayayım, hevesim kaçar. Ne yaptım; kötü bir şey. Gerektiği yerde sarı ve beyaz suluboya yerine akrilik kullandım.

Tamam şimdi ya bir kaşınız havaya kalktı ya da omuz silktiniz. Ne var yani? Ne var'ı şu ki ne suluboyayı ne de akriliği tanımamış biri olarak ikisini karıştırınca ortaya çıkan boya epey gıcık bir şeydi. Kıyamet kopmadı tabii, benim de resim yapma hevesim kursağımda kalmadı, ama yine de, benden tavsiye, karıştırmayın bunları.
Sebebi de şu: suluboya opak ve canlı, zengin bir renk elde edebiliyorsunuz. Akrilikse sert, kapatıcı ve renkler düpedüz donuk. Fırçaya aldığım karışım ne kadar sulu olursa olsun, içinde akrilik olduğundan suluboyanın akışkanlığında olmuyor, yani karışımı kağıdın üzerinde itip kakmam gerekti epey. Renklerin soluşu canımı sıktı sonra.
Yine de bunca şikayet etmeme rağmen, birkaç denemeden sonra boyanın kıvamına alıştım. O da bana alıştı herhalde..
Bu çelenk işi gerçekten hoşuma gitse de, sanırım aslında onlara bakmayı kendim yapmaktan daha çok seviyorum. Bilmiyorum, çelenk formunda açıklayamadığım, beni zorlayan bir şey var. Ya da belki o anlamadığım şeyi çözebilmek için daha da çok uğraşacağım bu işle.
Bu arada tüm bu yaprak çiçek böcekten sonra nihayet malzeme stoğumu yenileyebildim neyse ki.(Buraya kocaman bir parantez açıyorum. Ben genelde kullandığım malzemeleri özellikle sanat malzemeleri satan bir yerden alıyorum. Şu an kullandığım -sarısı ve beyazı biten- suluboya seti 12 tüp boyadan oluşan Daler Rowne. Fiyatı gayet makul, kullandığım kadarıyla kalitesinde de bir sorun yok. Bugün fırçaları, kalemleri aldıktan sonra mağazadaki çalışanlardan birine suluboya sordum. Onca çeşit boya içinde adam beni ufacık, kapağı kilitli bir dolabın önüne götürdü ve içinden bir kutu tüp boya seti çıkarıp gösterdi. Fiyat sordum. Öyle bir fiyat söyledi ki adam kalakaldım. Herhalde o kadar pahalı olduğu için kilitli dolapta tutuyorlar! "Suluboya fiyatları hep böyle mi?" diye sordum, evet, hep böyledir dedi ciddi ciddi. Başka yok mu peki? Yok. Bıraktım tabii, ama epey de bozuldum. Derken tesadüfen dükkanın bir köşesinde benim setin aynısı gördüm. Adamın gösterdiği setin fiyatının altıda biri fiyatı! Ama benim tam bir sete ihtiyacım olmadığından onu da bıraktım. Bunları "adını vermediğim ama Kadıköy deyince hangisi olduğunu muhtemelen anladığınız mağazaya gitmeyin" diye yazmadım, tabii- ama eğer Kağıtlık'ta çoğu zaman olduğu gibi kendi kendime yazmıyorsam ve bu yazıyı suluboyayla ilgilenen bir Allah'ın kulu okursa hani, böyle adamlara kanıp korkunç fiyatlar karşılığı profesyonel malzeme satın almaya kalkmasın, benden söylemesi. Uyduruk fırça hediyeli Faber Castell'in suyu mu çıktı? Çıkmamış, ben aldım, ondan biliyorum. Ama bu yazıyı henüz Faber Castell'i denemeden yazmıştım, bu hafta denedim - aşağıdaki kuşlar örnektir - ve bunun kesinlikle kötü olmasa da Daler Rowne kadar iyi olmadığını gördüm. Suluboya doğal olarak kuruduğu zaman birazcık soluyor zaten, ama tüp boyalarla yaptığım ağaç dallarında renkler gayet canlı kalmıştı. Demek ki, arada pek fazla fiyat farkı olmadığına göre bulursanız Rowne, Castell'e yeğdir. Hazır malzemelerden bahsetmişken- palet almaya da gerek yok fikrimce. Belki biraz fazla elim sıkıdır bilmiyorum, ama ben mutfak dolaplarının birinin dibinde eski bir buz kalıbı buldum, onu kullanıyorum. Maymun iştahımla her heves ettiğim şeye malzeme alacak olsam çoktan batmıştım. :)
Bu arada, uzun zamandır istediğim çizim kalemlerinden de aldım - suya dayanıklı mürekkepli olanlardan. Onları test etmek için de kuşçuklar çizdim. Pinterest yokken ne yapıyorduk biz sahi?
Blogu seyrek güncellesem de Instagram'a sık sık bir şeyler koyuyorum, yani yine teorik olarak bu yazıyı birileri okudu da sonunda geldiyse, Instagram'a da beklerim kendilerini. Sağlıcakla kalınız.
Sunday, April 5, 2015
Watercolor Florals, An Antique Italian Painted Cabinet, and a Golden Quilling Motif.
We're already in April and this is the first post of 2015 on Kağıtlık.. It's atrocious, but I blame Instagram for it. It makes sharing snapshots so easy that my inborn laziness thrives on it. Never mind that I've not been able to create something worth sharing or making a blog post about in ages.
But here I am, and I have a couple of things to share. The rectangular white cardstock pieces I had left over from a big gift box order are still aplenty and they occasionally compel me to bring out the watercolors and paint some florals. Here are a few of them.
I don't remember exactly what I was looking for, but a while ago I found myself looking at some lovely antique painted furniture on Pinterest. I came across this lovely cabinet and decided to give the acrylic paints a try with it.
I used copy paper (drew one corner and transferred it to each side of the paper to complete the image) simply because I needed it to be as symmetrical as possible.
Strangely, when you look at it after rotating it 90 degrees, it makes a pretty carpet design too.
And let me finish with a quilling design that came about on a weekday. Hopefully the next one won't take as many months..
Subscribe to:
Posts (Atom)